• 25.04.2024 Perşembe
    • USD Alış : 32.4519, USD Satış : 32.5820
    • EUR Alış : 34.7988, EUR Satış : 34.9382
    • SAR Alış : 8.5935, SAR Satış : 8.7391



Adalet Bakanı Gül: Yatırımları yeşerten ve bereketlendiren iklim, hukuk devletidir

Adalet Bakanı Gül, yatırımları yeşerten ve bereketlendiren iklimin hukuk devleti olduğunu söyledi.

ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığının 2021 yılı bütçesinin sunumuna, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, ebediyete irtihalinin 82'nci yılında rahmet ve minnetle anarak başladı.

Atatürk'ün milli egemenliği esas alan tam bağımsız ve güçlü Türkiye idealinin, her zaman ilham kaynağı olmaya devam edeceğini belirten Gül, "Bu vesileyle Atatürk'ün şu sözünü de hatırlatmak isterim: 'Adliye siyasetimizde izlenecek amaç, evvela halkı yormaksızın hızla, isabetle, güvenle adalet dağıtmaktır.' Kuruluş yıllarının adalet politikasını ortaya koyan bu yaklaşım, bugün de hepimizin ortak düşüncesini ve hissiyatını oluşturmaktadır." diye konuştu.

Reform iradelerinin özünde daha geniş özgürlükler, daha güçlü demokrasi ve daha yüksek standartlarda insan hakları bulunduğunu dile getiren Gül, kuruluşundan bugüne Cumhuriyetin; devletin temeline adaleti, adaletin temeline ise insanı koyduğunu söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hukuk devleti olduğunu ifade eden Gül, şunları kaydetti:

"İnsanın insan olmakla sahip olduğu dokunulmaz, vazgeçilmez, devredilmez haklara saygı siyasetimizin temel hassasiyetidir. 83 milyon vatandaşımızın beklentisi, kaygıları ve umutları ortaktır. Türkiye, Cumhuriyetin 97. yılında hedeflerine, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde birlik ve beraberliğini koruyarak, kararlılıkla yürümektedir. Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaşırken reformlarımızı 'özgür birey, güçlü toplum' hedefiyle sürdürüyoruz. 83 milyon içinde bir tek vatandaşın bile kendisini dışlanmış, ötekilendirilmiş hissetmeyeceği daha demokratik bir ülke, daha müreffeh bir Türkiye için çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz."

"İzmir'de adalet hizmetlerinin aksamaması için önlemler alındı"

Abdulhamit Gül, İzmir depreminde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek, depremin, gözyaşlarının da sevinçlerin de ortak olduğunu bir kez daha hatırlattığını vurguladı.

Tüm kurumların ortak çalışmalarıyla İzmir’in yaralarının en kısa sürede sarılacağını belirten Gül, adalet hizmetlerinin aksamaması için her türlü önlemin alındığını, sürecin takip edildiğini ve gerekenlerin süratle yapıldığını kaydetti.

Türk yargısının millete ait olduğunu, millet adına karar verdiğini, millet adına adaleti tesis ettiğini dile getiren Gül, bütün yargı mercilerinin, Anayasa'nın öngördüğü bağımsızlık güvencesi ve tarafsızlık ödevi altında görev yaptığını söyledi.

Yargı yetkisinin kullanımının münhasıran yargıya ait olduğunu ifade eden Gül, şöyle devam etti:

"Bunun anlamı açıktır: Yargı hiçbir kişi, kurum veya merciden emir, talimat, tavsiye, telkin almaz. Hiç kimse ve Adalet Bakanlığı da dahil olmak üzere hiçbir kurum yargı yetkisini kullanan mahkemelere vekaleten konuşamaz. Yargının yegane ideolojisi adalettir. Yargı, ele geçirilecek bir mevzi değil, her türlü siyasi mülahazanın üstünde tutulması ve korunması gereken toplumun ortak değeridir. Yargının kurumsal varlığı, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünü gerçekleştirmenin, korumanın da güvencesidir. Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı gibi temel politika belgelerimizin nihai hedefi hukukun üstünlüğünü güçlendirmektir."

Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin uygulanma oranı yaklaşık yüzde 50

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 30 Mayıs 2019'da duyurduğu Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin, tüm çalışmalarda referans kaynağı olduğunu belirten Gül, bir kısmı salgın dönemine denk gelse de 19 aylık uygulama döneminde önemli sonuçlar aldıklarını bildirdi.

Adalet Bakanı Gül, belgede yer alan hedeflerin bir bir hayata geçirildiğini söyleyerek, belgede yer alan toplam 256 faaliyetin 122’sinin hayata geçirildiğini, 2019-2023 yıllarını kapsayan belgenin uygulanma oranının henüz ikinci yılında yaklaşık yüzde 50 olduğunu anlattı.

Gül, belgenin, reform sürecinin yol haritası olduğunu ifade ederek, belgeye uygun olarak gelecek dönemde yapılacakların planlandığını aktardı.

Yargı Reformu Stratejisinde vizyonlarını "güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi" olarak belirlediklerinin altını çizen Gül, amaçlarının, çalışmaları bu doğrultuda sürdürmek olduğunu söyledi.

Hak ve özgürlüklerin korunması

Gül, hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesinin toplumlar için önde gelen bir ihtiyaç olduğunu, demokrasinin ancak bu şekilde gelişeceğini, bireysel, ekonomik ve toplumsal güvenin ancak bu şekilde tesis edileceğini dile getirdi.

Anayasa'da da teminat altına alınan hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması ve geliştirilmesinin demokrasi için vazgeçilmez önemde olduğunu vurgulayan Gül, Türkiye'nin uluslararası toplumun bir parçası olduğunu, hukuk düzeninin insan onurunu yüce tutarak, insanı haklarıyla yaşatma fikrini, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" ilkesiyle daha yolun başında milletle paylaştıklarını belirtti.

Hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesinin toplumlar için önde gelen ihtiyaç olduğunu vurgulayan Gül, demokrasinin ancak bu şekilde gelişeceğini, bireysel ve toplumsal güvenin de bu şekilde tesis edileceğini kaydetti.

Anayasa'da teminat altına alınan hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması ve geliştirilmesinin demokrasi için vazgeçilmez önemde olduğunu dile getiren Gül, şunları söyledi:

"Bu durum aynı zamanda hukukun üstünlüğü ile ekonomik hayat arasındaki etkileşim içerisinde kritik bir yerde durmaktadır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin gerekleri doğrultusunda yargının hızlı, adil ve etkin şekilde işlemesi, hukukun öngörülebilir olması, adalete erişimin kolaylaştırılması ve adalet sistemine duyulan güvenin artırılması amaçlanmaktadır. Hukuk devletinin özünde, keyfi uygulamalara asla müsamaha göstermeyen, masumiyet karinesine her aşamada sahip çıkan, suç ve cezanın şahsiliği ilkesini ceza yargılamasının merkezine koyan bir hukuk düzeni bulunmaktadır."

Adalet Bakanı Gül, başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlükler gözetilerek kişisel ve kurumsal savunma hakkının güçlendirilmesine devam edileceğini belirterek, "Yatırımlarla ilgili mevzuat çalışmalarımızla eşit muamele, belirlilik, kazanılmış haklara saygı, şeffaflık, aleyhe hükümlerin geçmişe yürümezliği ve makul sürede sonuçlandırma gibi idari işlemlerin temel prensipleri gözetilecek ve güçlendirilecektir." dedi.

"Güven iklimi yatırımcının en büyük güvencesi olacaktır"

Gül, kamu hizmeti sunumunda eşit ve adil muamele yapılması ve şeffaflığın artırılmasının temel amaçlardan biri olduğunu belirterek, "Ekonomik büyümeyi, kalkınmayı, refahı ve istikrarı sürekli kılmak ancak adil ve şeffaf bir hukuk devletinde mümkündür. Başka bir ifadeyle, yatırımları yeşerten ve bereketlendiren iklim hukuk devletidir. Bu bakımdan bize göre hukuk devleti demokratikleşme, insan hakları, hak arama hürriyeti, düşünce özgürlüğü, hukuki belirlilik, öngörülebilirlik, mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı gibi haklar ile somut bir hal alır. Sağlıklı ve güçlü bir ekonominin, olmazsa olmaz, vazgeçilemez ve ihmal edilemez zemini, bu ilke ve haklardır." değerlendirmesinde bulundu.

Ülkenin ekonomik kalkınma ve büyümesinin en önemli dayanaklarından birinin insan haklarına dayalı demokratik hukuk devleti olduğunu vurgulayan Gül, Yargı Reformu Stratejisi'nin, hukuk güvenliği ve en geniş anlamıyla mülkiyet hakkının teminatı olacak yasal ve idari araçları öngören bir perspektife sahip olduğunu söyledi. Bakan Gül, İnsan Hakları Eylem Planı'nın da bu perspektifi insan haklarının adli ve idari uygulamalarında temsil edeceğini bildirdi.

"Yatırımcılara yönelik mevzuat güncellenecek"

Yatırım istikrarı için hukuk istikrarı ve güvenliğinin şart olduğunu, bu hususu İnsan Hakları Eylem Planı'nın da önemli bir bileşeni olarak gördüklerini ifade eden Gül, şöyle konuştu:

"Önümüzdeki dönemde ekonominin kamu ve özel sektördeki tüm temsilcileriyle, iktisadi hayatın çok değerli girişimcileriyle bu konuları istişare edeceğiz. Bu kapsamda, hukukun üstünlüğü temelinde bürokratik süreçlerin ve mevzuat düzenlemelerinin gözden geçirilmesi, piyasa aksaklıklarının giderilmesi ve rekabetçi piyasa mekanizmasının etkin işleyişinin sağlanması önceliğimizdir. Yerli ve yabancı yatırımcılara ve işletmelere yönelik bürokratik ve hukuki süreçlerde son yıllarda kaydedilen iyileşme daha da ileriye taşınacak, uluslararası standartlara ve iyi uygulama örneklerine göre ilgili mevzuat güncellenecektir. Sadece mevzuat düzenlemesiyle değil, hukuk kurallarını ekonomik hayatın bir teminatı, bir bekçisi olarak gören uygulamayla birlikte güven iklimi, yatırımcının en büyük güvencesi olacaktır."

Türkiye'nin uluslararası düzeyde aranan evrensel yatırım hukuku standartlarının tümüne sahip olduğunu söyleyen Gül, "Bu kapsamda, Türkiye Cumhuriyeti hukuk düzeni bir bütün olarak, en yüksek evrensel standartlarda, hukuk güvenliği ilkesini gerçekleştirmeye devam edecektir. Bu sayede herkes eğitim, mülkiyet, sağlık, sosyal güvenlik hakları ve tüm ekonomik özgürlüklerinin hukuk kuralları tarafından korunacağı inancını koruyacak güvencelere sahiptir." dedi.

Gül, herkesin özel hayatı, ticari sırları ve kişisel verilerinin evrensel ilkelerle uyumlu, tam, eksiksiz, güçlü bir hukuki koruma altında olduğunu vurguladı.

Demokratik hukuk devletinin, kazanılmış hakların ve tüm haklı beklentilerin güvencesi olduğunu dile getiren Gül, "Elde edilen haklara dokunulamayacağının temin edildiği bir hukuk düzeni mevcuttur ve geliştirilecektir. Şüphesiz, Türkiye uluslararası toplumun bir parçasıdır. Hukuk düzenimiz de bu toplumun bir üyesi olmanın gereklerini taşımaktadır." diye konuştu.

Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne 1954'ten beri taraf olduğunu 1987'den itibaren de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) yargı yetkisine dahil olduğunu anımsatan Gül, "Hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi kapsamında Yargı Reformu Stratejisi'nde birçok faaliyet öngörülmüştür. Bu kapsamda yapacağımız düzenlemeler demokrasimizin daha da güçlendirilmesine hizmet edecektir. Buna ilişkin olarak Yargı Reformu Stratejisi'nde yer alan birçok hedef uygulamaya konulmuştur." dedi.

"Yargı 15 Temmuz'da korku duvarlarını yıkarak, darbelere karşı sessiz kalan tarihi rolü reddetti"

Bakan Gül, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin önündeki engellerden birinin de yargı olduğunu, yargı mensuplarının çok büyük bir hızla harekete geçerek darbeciler hakkında gözaltı kararları verdiğini anımsattı.

Yargının, 15 Temmuz'da korku duvarlarını yıkarak, darbelere karşı sessiz kalan tarihi rolü ve sicilini ilk kez reddettiğini belirten Gül, "15 Temmuz'a yargının vermiş olduğu tarihi cevabın iki yönü bulunmaktadır: Birincisi darbe yargılamalarıdır. Yargı bugüne kadar 289 darbe davasından 279'unun ilk derece yargılamalarını sonuçlandırmış ve 4 bin 154 sanığa hak ettikleri cezayı vermiştir." dedi.

Gül, yargının darbeye karşı diğer bir cevabının da kendi içindeki arınma süreci olduğunu ifade ederek, 15 Temmuz 2016'dan bu yana 3 bin 947 hakim ve Cumhuriyet savcısının ihraç edildiğini belirtti.

Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) her türlü iddiayı ciddiyetle inceleyerek bu mücadelesini sürdürdüğünü anlatan Gül, "FETÖ terör örgütünün her unsurunun yargı önüne çıkarılıp hesap sorulması şehitlerimize, gazilerimize ve aziz milletimize karşı tüm kurumların sorumluluğudur" diye konuştu.

"Seri muhakeme yargılama süresini kısalttı"

Gül, Birinci Yargı Paketi ile ön ödeme, uzlaştırma gibi müesseselerin revize edilerek, sisteme işlerlik kazandırıldığını anımsattı.

Seri yargılama usulü ve basit yargılama usulünün, 1 Ocak 2020'de uygulanmaya başlandığına işaret eden Gül, basit yargılama usulünün bugüne kadar 77 bin 115 dosyada uygulandığını, seri muhakeme usulünde de 45 bin 190 dosyada talepnameler doğrultusunda karar verildiğini söyledi.

Gül, "Böylece seri muhakeme usulüne tabi suçlarda uyuşmazlıklar, kısa bir süre içerisinde sonuçlandırılmaktadır. Klasik yargılamada bir ceza kovuşturmasında kararın kesinleşmesi ortalama 1 yıl 7 ay sürerken, seri muhakeme usulü uygulanan aynı suçla ilgili yargılamalarda kararın ortalama 2 haftada kesinleştiği görülmektedir." bilgisini paylaştı.

"Dünya örnekleriyle değerlendirdik"

Sunumunda, kadına yönelik şiddetin önlenmesi çalışmalarına da yer veren Gül, bu konuda tüm çözümlere ilişkin uygulamaları dünya örnekleriyle birlikte değerlendirdiklerini ifade etti.

Gül, geçen yıl bazı bakanlıkların "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Kurumsal İşbirliği ve Eşgüdümün Artırılmasına Dair Protokol" imzaladıklarını, bakanlığının da bu kapsamda üzerine düşen sorumlulukları hızla hayata geçirdiğini anlattı.

Kadına karşı şiddetle mücadele konusunda kurumsal sorumlulukların altını çizen genelgenin güncellendiğini söyleyen Gül, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamındaki tedbir kararlarında uzmanlaşmanın sağlanması amacıyla "tedbir mahkemelerinin" hayata geçirildiğini, aile içi ve kadına yönelik şiddet vakalarının Cumhuriyet başsavcılıklarında kurulan özel bürolarda görevli Cumhuriyet savcıları üzerinden takip edildiğini hatırlattı.

Yaklaşık 9 yıl aradan sonra, bu adli yılın başlangıcı itibarıyla asliye ceza mahkemelerinin duruşmalarına Cumhuriyet savcılarının yeniden katılmaya başladığına işaret eden Gül, hapis cezalarının hafta sonu ve gece infazında kapsamı genişlettiklerini belirtti.

Arabuluculuk ve uzlaştırma uygulamaları

Hukuki uyuşmazlıklarda arabuluculuk sistemine ilişkin bilgi veren Gül, iş uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk uygulamasının 1 Ocak 2018'de başladığını, 5 Kasım 2020'ye kadar arabulucuya giden 966 bin 607 uyuşmazlığın yüzde 61'ine karşılık gelen 591 bin 553’ünün anlaşmayla sonuçlandığını aktardı.

Gül, ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk uygulamasının başladığı 1 Ocak 2019'dan 5 Kasım 2020'ye kadar 239 bin 958 uyuşmazlığın yüzde 54'üne karşılık gelen 129 bin 303'ünün; tüketici uyuşmazlıklarında ise arabuluculuğun başladığı 28 Temmuz 2020'den 5 Kasım'a kadar 12 bin 428 uyuşmazlığın yüzde 66'sına denk gelen 8 bin 161’inin anlaşmayla sonuçlandığını kaydetti.

Gül, bu yıl içerisinde savcılıklara intikal eden 173 bin 624 dosyanın ise uzlaştırmayla sonuçlandığını bildirdi.

Yargıda hedef süre

Bakan Gül, Yargıda Hedef Süre uygulamasıyla soruşturma ve kovuşturma sürelerinin kısaltıldığını belirterek, "Uygulamanın hayata geçirildiği günden beri hedef sürelere uyulma oranı, soruşturma aşamasında yüzde 81,55; ceza mahkemelerinde yüzde 77,90; hukuk mahkemelerinde yüzde 80,69; idare ve vergi mahkemelerinde de yüzde 81,38 olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler hedef sürelere riayet etme hususlarında yargı mensuplarımızın ne kadar hassas davrandıklarının bir göstergesidir." dedi.

Gül, adalet sisteminin kalitesinin arttırılmasına yönelik yeni bir sistem oluşturarak HSK Genel Sekreterliği bünyesinde Performans İzleme ve Değerlendirme Merkezi kurduklarını söyledi.

Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin, SGK, tapu ve kadastro, nüfus, PTT ve Merkez Bankası gibi 48 kurumla entegrasyonunun tamamlandığını ifade eden Gül, şöyle konuştu:

"Portal hizmetlerinin e-Devlet kapısına taşınması, vatandaşların ve avukatların e-imzalarıyla sistem üzerinden zaman ve yer sınırı olmadan dava açabilmelerini sağlamıştır. Uzlaştırmacı ve arabuluculuk portalları üzerinden sınav ve sicil başvuruları ile dosya atama işlemleri elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir. Yani uzlaştırma ve arabuluculuğa ilişkin hizmetler dijital olarak verilmektedir. Uzlaştırmacı Portalını kullanan uzlaştırmacı sayısı 28, Arabuluculuk Portalını kullanan arabulucu sayısı 17 bine yaklaşmıştır."

Gül, uygulamaya geçilen yeniliklerden birinin de hukuk mahkemelerindeki duruşmalara sesli ve görüntülü katılımı sağlamak için geliştirilen e-duruşma sistemi olduğunu, avukatlar tarafından kullanılan sistemin, zaman içinde taraf, tanık ve bilirkişileri de kapsayacağını söyledi. Gül, e-duruşma sistemine bilgisayar, tablet ve cep telefonundan bağlanılabileceğini dile getirerek, dijital dönüşüm sayesinde 153 milyon liralık posta giderinden tasarruf edildiğini bildirdi.

Adli kontrol uygulamasında düzenleme

Ceza infaz kurumlarında da dijital dönüşümü hedeflediklerini bildiren Gül, hükümlülerin yakınlarıyla görüntülü görüşmesi ve elektronik dilekçe arzı gibi yeni uygulamalar üzerinde çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

Gül, "Hükümlülere sesli görüşmelerinin yanında yakınlarıyla görüntülü olarak görüşme imkanı sağlanmaktadır. Görüntülü görüşme imkanı, bilhassa hükümlülerin küçük yaştaki çocuklarını ve ceza infaz kurumunun bulunduğu şehir dışında ikamet eden hükümlü yakınlarını rahatlatacaktır." diye konuştu. Gül, projenin hükümlülerin yakınları ve avukatlarıyla görüşmelerinde herhangi bir kısıtlamaya yol açmayacağını vurguladı.

Denetimli serbestlik uygulaması üzerinde de düzenlemeler yapılacağına dikkati çeken Adalet Bakanı Gül, şöyle devam etti:

"Biyometrik imza yöntemlerinin denetimli serbestlikte kullanılması bunlardan biridir. Bununla, yükümlülerin takibi ve denetlenmesinde teknolojik imkanların kullanılmasını hedefliyoruz. Bu yöntemin kullanılması halinde yükümlülerin kolluk birimlerine giderek imza vermesine gerek kalmayacaktır. Bu, denetimli serbestlik yükümlüsü vatandaşlarımız için zaman ve emek tasarrufunu beraberinde getirecektir. Sistem, yükümlülerin rızaları alınarak cep telefonları üzerinden uygulanacaktır. Halihazırda sistemi 10 ilde yaklaşık bin yükümlünün takibinde uygulamaya başladık. Önümüzdeki aylarda da pilot uygulamalardan edindiğimiz tecrübeler doğrultusunda uygulamayı yaygınlaştırmayı planlıyoruz."

Gül, ceza infaz kurumlarındaki şartların iyileştirilmesine önem verdiklerini kaydederek, 2002'den bu yana standartlara uymayan 355 ceza infaz kurumunun kapatıldığını ifade etti.

25 ülkeyle iş birliği

Bakan Gül, Yargı Reformu Stratejisi kapsamında İstanbul Havalimanında Gaziosmanpaşa Adliyesinin bir birimini açtıklarını belirterek, daha önce havalimanına gelen ve haklarında adli işlem yapılması gerekenlerin buraya götürüldüğünü kaydetti.

Hukukun üstünlüğü ilkesinin eksiksiz biçimde uygulanmasının ön koşullarından birinin de savunma hakkının sağlanması olduğuna işaret eden Gül, "Savunma hakkının etkin kullanımının sağlanması amacıyla avukatlık mesleğine giriş usulünü değiştirerek Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nı birinci yargı paketiyle sistemimize kazandırdık. Bu düzenlemeyle getirilen bir diğer değişiklik ise avukatlara hususi damgalı pasaport verilmesi oldu." dedi.

Uluslararası adli iş birliğinin, önemseyip geliştirilmesine gayret ettikleri alanlardan biri olduğunu dile getiren Gül, 25 ülke ile adli iş birliğine ilişkin anlaşmaların taslak aşamasında bulunduğunu, ikili görüşmelerin sürdüğünü aktardı.

Koronavirüsle mücadele kapsamında cezaevlerinde alınan önlemlere de değinen Gül, koronavirüs testi pozitif çıkan hükümlü, tutuklu ve personelin tedavi, izolasyon sürecinin ilgili birimlerle koordineli şekilde titizlikle takip edildiğini vurguladı.

Gül, konuşmasının sonunda 2021 bütçesinin devlete ve millete hayırlı olmasını diledi.

Muhabir: Barış Kılıç,Serdar Açıl

11.11.2020