• 19.04.2024 Cuma
    • USD Alış : 32.4868, USD Satış : 32.6170
    • EUR Alış : 34.6012, EUR Satış : 34.7398
    • SAR Alış : 8.6012, SAR Satış : 8.7470



  • ‘YERLİ VE MİLLİ’ NİYE TUTMADI?

    Birçok AK Partili’nin ağzından düşmeyen ‘yerli ve milli’ kavramsallaştırmasının murad edilen amacı sağlayamadığı gözlemi yapılıyor. Nitekim bu ibareyi iktidar siyasetçileri olur olmaz kullanma ihtiyacı hissederken, iktidar çevresi dışında ‘yaranma’ dışında kullanan pek yok… Serbestiyet sitesi sayfalarında Alper Görmüş’ün değerlendirmesine göre ‘yerli ve milli’ tutmadı, çünkü bu ideolojik kimlik laik kesimin İslamofobisini aşındıracak ölçüde güçlü olamadı. Bu tespite katılmamak mümkün değil… Laik kesimin ontolojik ‘ihtiyaçları’ modernliğin ve ileri medeniyet seviyesinin dinden olabildiğince uzaklaşma ile elde edilebileceğini varsayıyor ve ‘laik varoluş halini’ ancak bu çerçevede tasavvur edebiliyor. Dolayısıyla din karşısında belirsiz kalan hiçbir ideolojik kimliğin laik cenahta derinlikli bir anlamı yok ve bu nedenle sahiplenilmesi de zor. Eğer önerilen kavram ‘yerli, milli ve modern’ olsaydı bir nebze şansı olabilirdi… Hele ‘milli ve modern’ olsaydı belki de sorun olmazdı, ama o zaman da İslami kesimi bu kavrama davet etmek zor hale gelirdi.

    ***

    Yukarıdaki gözlem bize bu işin niçin tutmadığına dair bir ipucu veriyor… ‘Yerlilik’ Türkiye’de gerçekten hazmedilmiş bir nitelik değil. Çünkü bu ülkenin kuruluş ideolojisinin kabul etmek istemediği bir çoğulculuğa gönderme yapıyor. Türkiye’de yerlilik birçok etnisite, din ve kültürü aynı anda üst üste, yan yana ve iç içe tahayyül etmeyi gerektiriyor. Yerliliği Kürtleri, Lazları, Ermenileri, Rumları, Süryanileri, Arapları ve tüm ihtida edenleri bir bütünlük içinde ele almadan üretmeniz mümkün değil. Bundan kaçındığınız an yerliliği iğdiş eder ve bir cemaatin kimliğine mahkum edersiniz. Nitekim bugün kullanılan haliyle ve kullananların diliyle ‘yerlilik’ muhafazakar-mukaddesatçı- İslami kimliğe gönderme yapıyor. Kısacası murad edilenin tam aksi oluyor, çünkü bu haliyle ‘yerli’, birleştirici olmaktan ziyade ayrıştırıcı bir kavram. Dolayısıyla laik kesimin ‘yerli’yi gördüğü anda onu ‘dindar’ olarak okuması ve mesafe alması şaşırtıcı değil.

    Ancak ‘yerli ve milli’ ibaresinin zaafları bununla sınırlı değil. Millilik tarihten süzülerek gelen kültürel bağlam içinde anlam kazanıyor. Bu nedenle laik/dindar ayrışmasının, iki farklı ‘millilik’ anlayışı üretmiş olduğu gerçeğini unutmamak lazım. Birinde emperyalizmin sultasından kurtuluş ve kendini kanıtlama duygusu ön plandayken, diğerinde kadim değerlerin savunusu ve beka meselesi egemen. Bu nedenle iki anlayışta da ‘düşman’ tanımı bulunmakta, ama o düşmanla ilişki çok farklı tanımlanmakta. Laik kesimin milliliği modern dünya ile eşitlenmeyi, dindar kesimin milliliği ise modern dünyayı reddetmeyi ima ediyor. Sonuç olarak ‘millilik’ bu ülkede gerçek anlamda bütünleştirici bir anlama sahip olamıyor, çünkü cemaatçi ve kültürel kalıpların ötesine uzanan, ‘toplum’ olmaktan neşet eden bir millilik anlayışımız yok.

    ***

    Aslında MHP türü milliyetçiliğin laik ve dindar milliyetçiliklerin ‘ortasında’ yer aldığı varsayımıyla toparlayıcı olabileceği düşünülebilir… Ancak o milliyetçiliğin de kültürel zemini zayıf, sosyolojik bir temsiliyet arz etmiyor ve ideolojik bir duruş olmaktan öte gidemiyor. Bu nedenle de MHP milliliği sadece belirli konjonktürlerde çekim gücüne sahip. Dahası bu tarz millilik hem laik hem dindar kanattaki milli hassasiyeti yadırgatan özellikler sergiliyor. Yüzeysel, kaba ve şiddete meyyal olmanın ötesinde, tepkisel yönü fazla, inşa edici niteliği ise zayıf bulunuyor.

    Bu nedenle de AK Parti/MHP işbirliğinden çıkan ‘milli’ her iki geniş sosyal tabanda da itici ve ayrıştırıcı bir etki yaratabiliyor. Bütün bu etkenler bir araya geldiğinde ‘yerli ve milli’ ibaresinin bütünleştirici olmak bir yana, yabancılaştırıcı etkisinin çok daha fazla olduğunu söylemek mümkün.

    Kaynak: Karar