• 25.04.2024 Perşembe
    • USD Alış : 32.4519, USD Satış : 32.5820
    • EUR Alış : 34.7988, EUR Satış : 34.9382
    • SAR Alış : 8.5935, SAR Satış : 8.7391



  • İktidar olmak yasak koyabilmek demektir.

    Yukarıdaki cümleyi Türkiye özelinde biraz düşünün. Ülkeyi yöneten kadrolar, geçmişten günümüze, daha önce olmayan ve kendi dönemlerinde gündeme taşıyıp uyguladıkları yasaklarla anılıyorlar.

    Fazla gerilere gitmeye ve çok sayıda örnek seçmeye gerek yok: Yüksek okullarda başörtüsü yasağını hatırlayalım… İmam Hatiplerin önünü kesmek için konulan ve bütün meslek liseleri mezunlarını kapsayan katsayı uygulamasını da… 

    O uygulamaları getirenler yasaklarına ‘1000 yıllık’ bir ömür biçmişlerdi, sonucu biliyoruz; on yıl dolmadan yasaklar kaldırıldı.

    Toplumlarla iktidarlar arasında bu alanda ters bir ilişki var. İktidarlar toplum tarafından benimseneceğini düşünerek ‘yasak’ getiriyor, toplum içerisinden o yasaktan hoşlanan birileri çıksa bile, toplumun geneli yasakçı tavrı değil özgürlükçü yaklaşımı benimsediğini fazla geciktirmeden belli ediyor.

    Yasakçılık topluma ve sağduyusuna güvensizlikten kaynaklanıyor çünkü.

    [İslamiyet bireylere alkollü içkilerden uzak durmalarını emrediyor; bunun Müslüman bireylerin alkolden kaçınmaları sonucu getirmesini bekliyor. Alkolden kaçınmayan ‘günah’ işlemiş oluyor. Kaçınmayanlar için ‘günah’ ve kaçınanlar için ‘sevap’ gerçekleşebilmesi için içkinin kötülüğünün ve içilmemesinin daha iyi olduğunun bilinmesi gerekiyor; içkinin bulunmasını ve bulundurulmasını yasaklayan ülkelerde bu yasağın tam uygulanamadığı biliniyor.]

    Reklam

    Kendilerinde ‘yasak koyma’ hakkı gören iktidarların anlamadığı nokta da bu. 

    Yasakla mı, bireylere bırakarak mı?

    Devletlere ve devletleri yönetenlere düşen, genel ahlak kuralları içerisinde bir hukuk düzeni oluşturduktan sonra, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, iyi ile kötüyü belirleyici temel ilkelerin kolayca öğrenilebileceği bir ortamı oluşturmaktır. Vatandaşlar kendi iyilikleri için neleri yapıp neleri yapmayacakları konusunda bilgilendirilmeli, ancak bağlayıcı yasaklarla onları dizginleme yoluna gidilmemelidir. Aksi halde, toplumlar, ‘iki yüzlü’ bireylerden oluşur hale gelir.

    İçkinin, sigaranın sağlığa zararlı olduğunun bilinmesi yeterli; kötü alışkanlıkların başkalarına zarar vermesini engelleyici düzenlemeler de yapılabilir. Ancak her kötü alışkanlığın kökünden ortadan kaldırılması için onu yasaklama yoluna gitmenin toplumlara faydadan çok zarar verdiğini de akıldan çıkarmamak gerekir.

    Sağlam iradeli nesillerin yanlışları kendiliklerinden hayatlarından çıkarması beklenir.

    [ABD’de bir dönem (1920-1933 arası) içki yasağı vardı; insanlar evlerde içki üretmeye başladılar. Daha da kötüsü, o yasağı kullanan Mafya ülkede en güçlü çağını o yıllarda yaşadı.]

    Yasakçı zihniyet yasağın fazla bir anlam taşımadığı alanlara bile yasakçı anlayışını uzatma çabasına girebiliyor. Öyle ortamlar insanları yapmamaları gereken yanlışlara sürekleyebiliyor.

    Aklıma hemen gelen bir yanlış uygulama şu yakınlarda başlatıldı: Yurtdışından getirilen bazı teknoloji ürünlerinin ülkemizde kullanılabilmeleri için ödenmesi şart koşulan bir miktar vardı; o rakam bir çırpıda birkaç misline çıkartıldı.

    Ekonomiye yararlı olsun diye herhalde.

    Ancak, böylesine ağır bir maddi tazminat, hiç kuşkum yok, yurtdışından cep telefonu trafiğini azaltmayacak, buna karşılık, uygulama, şimdiye kadar makul miktarda tutulurken elde edilen gelirin azalmasıyla sonuçlanabilecektir.

    Böyle ortamlarda insanlar kısıtlamaları aşmalarını sağlayan yan yollar bulmakta mahirdirler çünkü.  

    Teknolojik kısıtlamalar uygulanamaz

    Teknoloji, yasakları bir biçimde aşmayı da kolaylaştırıyor.

    İnternet ansiklopedisi Wikipedia’ya Türkçe dahil bütün dillerde erişim ülkemizde yasak. Ansiklopediye madde ekleme hakkı tanınmış kişilerden bazıları bizdeki resmi söylemin kabul edemeyeceği türden katkılarda bulundukları için yasağı mahkemeler koydu, devletin ilgili birimleri de uyguluyor. 

    Peki isteyen Wikipedia’ya ülkemizden erişemiyor mu? 

    Yasak kararını alan yargıçlar, ülkemizin bilişim mevzuatını belirleyen bürokratlar ve onlara onay veren siyasiler bu soruyu kendi çocuklarına sorsunlar bakalım ne cevap alacaklar?

    Eskiden çocuklar ansiklopedilerden yararlanarak ödev yazabilmek için halk kütüphanelerine giderdi, şimdilerde o işe Wikipedia yarıyor. Yasak olmasına rağmen, teknolojinin sağladığı yan yollar yasak olan ansiklopediye erişimi sağlıyor.

    [Resmi söylemin hoşuna gitmeyecek ve yasak getirecek söylemleri Wikipedia’ya ekleyenlerin amacı, Türkiye’yi dünyada herkesin kullandığı bir bilgi deposunu bile yasaklayan bir ülke gibi sunmak olmasın?]

    Galiba şimdi de bir yıl önce çıkarılan bir yasayı yürürlüğe sokacak bir yönetmelikle yine teknoloji alanına yeni bir kısıtlama getirilmek isteniyor. Ülkemizden de abone kabul eden platformlar, ülkemizin televizyon kanallarının uymak zorunda oldukları kısıtlamalara tabi olacaklarmış. 

    RTÜK bunu sağlayacak. Sözgelimi, içki ve sigara görünen kareler buzlanacak, bazı film ve diziler bütünüyle platformlardan çıkarılacak.

    Olabilir, zorlarsanız platformlar şartlarınıza uymaya çalışır, uyamayacaklar aboneliği Türkiye’de kapatır.

    Sakıncalı içeriklere erişim ortadan kalkar mı? Bence bu soruyu da yasak getirmeye kalkanlar yine kendi çocuklarına sorsunlar.

    Cevabı ben de verebilirim: Hayır, yine yan yollar devreye girer ve yasak bir gün bile sürmez. Buna karşılık, Türkiye, bütün dünyaya yaygın bir ağı yasaklamış ülke olarak kayıtlarda yer alır. Bireyler de abone olmak için daha yüksek bedel ödemek zorunda kalır.

    İnsanlara güzel-çirkin, iyi-kötü, doğru-yanlış ölçülerini verip iradeleri özgür bırakmak yerine her alana yasaklar koyma yoluna başvurmak en büyük yanlıştır.

    Evet, iktidarlar yasak koyabilir, ama koyarken gülünç de olmamalıdır. İktidarları en çok yıpratan, destekçilerinin gözünde gülünç duruma düşmeleridir çünkü.

    Kaynak: fehmikoru.com