• 29.03.2024 Cuma
    • USD Alış : 32.2628, USD Satış : 32.3921
    • EUR Alış : 34.7780, EUR Satış : 34.9173
    • SAR Alış : 8.5438, SAR Satış : 8.6885



  • 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen yerel seçimlerin üzerinden yaklaşık beş ay geçti.Bu süre zarfında gözler özellikle CHP kanadına kilitlendi.Yerel seçim sonuçlarına bakıldığında Türkiye genelinde CHP’nin hanesine yazılan başarı grafiğinin aslında perde arkasında HDP’nin verdiği desteği unutmamak gerekiyor.

    Şüphesiz CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu özellikle büyükşehir adaylarını belirlerken gösterdiği seçicilik göz ardı edilemez. Büyükşehir adayları toplumla kucaklaşabilen ve bununla kalmayıp halka umut olmayı başaran isimlerden oluştu. Haliyle onlar arasında başını çeken en dikkat çekici isim ise İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu oldu.Yunanistan gibi bir ülke nüfusuna eş değer İstanbul’da güven kazanıp başarı elde edebilmek kolay bir sonuç değildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sn.Ekrem İmamoğlunu ve kendisine inanarak gönül ve emek veren destekçileri birkez daha kutluyorum. İmamoğlu’nun seçim kampanyasının rüzgârıyla başlayan dalga CHP’nin tüm ülke genelinde gündeminden düşmeğen siyaset etiği kavramı  adaylar için bir anda prestijli malzeme olmuştu.

    CHP hızını alamadı ve siyaset etiği kavramını,siyaset camiasının olmazsa olmaz kuralı haline dönüştürmek için bir hayli mesai harcamaya karar kıldı. Elbette takındığı tavrın demokrasi ve şeffaf yönetim açısından önemi tartışılmaz bir gerçektir.Kaldı ki TBMM Başkanlığına sunduğu“Siyasi Ahlaksızlıkla Mücadele ve Siyasi Etik Kanunu”teklifinin ilk imza sahibi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmasının da önemi büyüktü.İçeriği bir hayli geniş hazırlanmış olan siyasi etik kanun teklifi,ülkenin temiz siyaset ve geleceği açısından elzemdir.Vatandaşlardan toplanan vergilerle finanse edilen kamu kaynaklarının amacı dışında kullanıldığına ilişkin bir inanışın toplumda yerleşmesine neden olan söylem ve eylemleri ortadan kaldırmak hedeflemektedir.Devlet yönetimine ilişkin bu olumsuz inanış devletimizin ve milletimizin bekasına özellikle ihale ve rant alanında ciddi bir tehdit oluşturmakta olup bu durumun bertaraf edilmesi için kanun teklifi kabul edilir ya da edilmez,bu çıkış CHP’nin toplum nazarında ki önemli sınavıdır.

    CHP;Biz bu teklifi verdik ama,iktidar kabul etmedi.Ne yapalım!Sadece CHP’li belediyeler mi kurallara uysun gibi,söylemlere yönelirse halkta yaratacağı algıyı siz düşünün.Cumhuriyet Halk Partisi’nin meclise sunmaya hazırlandığı bu kanun teklifi kabul edilsin ya da edilmesin,her il kendi bünyesinde belediyeleri izleyecek bir birim oluşturmaya yönelmek zorundadır. Bu birimin içinde toplumun güven duyduğu sivil toplum örgütleri, sendikalarla parti tabanından gelen temsilciler olmalıdır.Belediye başkanı her istediğine ‘Ali kıran baş kesen’edasıyla tehdit ve korku politikası sergilememelidir. Keyfine göre doğrudan temin veren,istediği kimseye kılıfına uydurulup adrese teslim ihale hazırlatan,arada üç beş elemanı ekmeğinden etmekle tehdit eden,diğer bir taraftan yandaşlarına dolaylı yollardan rant sağlayan bazı belediye başkanlarına genel merkez hiçbir koşulda sahip çıkmamalıdır. Belediyelerin düzen ve hizmet aksamasını sağlayan büyük sorunlar üç beş personelden ibaret konular değildir.Asıl mesele belediyelere beş yıllık süre zarfında hangi ihale ve rant alanında yapılan anşalmalar kime ve kimlere hangi kanallar üzerinden aktarılmaktadır. Genel merkez belli ki bu konuyu mercek altına almaya kararlı. CHP lideri satır aralarında hiçbir belediye personelinin işiyle aşıyla uğraşmayın,bu konudan uzak durun talimatını verirken,büyük resme bakılması gerektiğinin vurgusunu sürekli tekrar ediyor. Bu saatten sonra CHP’nin hazırladığı kanun teklifine yönelik samimiyet önce kendi içinde tutarlılık ölçüsünde alt yapısı hazırlanıp hayata geçirilmelidir.

    Yakında ilçe delege tespitleri ve ardından ilçe kongreleri başlıyor. Son kongre sürecini hatırlarsanız Hatay’da özellikle CHP üyesinin fazla olduğu yerlerde mahallelerde sandıklar kurulmuş ve delegeler sandıktan çıkan sonuçla belirlenmişti.Üyeler kendi iradeleriyle delegeleri seçmiş, delegeler de ilçe başkanları ve yönetimleri belirlemişti. Daha sonrasında il başkanı ve yönetimin yanı sıra kurultay delegeleri belirlenmişti. Kadınların adeta devrim yaptığı son kongrede kurultay delegeliğinde ilkler yaşanmıştı.Dilerim ki iki sene önce demokratik haklarına kavuşan üyeler bu süreçte de demokratik haklarını kullanma şansını yeniden bulur. Umarım başta AK Partiyi demokrasiyi yok etmekle eleştiren CHP,kendi içinde tek adam olma hırsına bürünmek isteyen anlayışa zemin yaratmaz. Başta iktidar olmak üzere,küskün partililer‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’demek zorunda kalmamalıdır.

    Bu sürecin önümüzde olası erken seçim ihtimaline karşın; dikkatli ve olabildiğince hatasız, kavgasız, emekle, liyakat esasıyla ve demokratik mücadele kapsamında CHP geleneğine yakışır bir dönem olmasını diliyorum...