• 28.03.2024 Perşembe
    • USD Alış : 32.2370, USD Satış : 32.3662
    • EUR Alış : 34.7945, EUR Satış : 34.9339
    • SAR Alış : 8.5368, SAR Satış : 8.6815



  • AK Parti 18. kuruluş yıldönümünü “Yaşımız hep 18” sloganı ile kutladı. 18 yaş demek ömrünün baharı demek.

    18’inci yaşında AK Parti aynı zamanda siyasi hayatının en ciddi meydan okuması ile karşı karşıya. Abdullah Gül-Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı söylenen partileri kast ediyorum. Yerel seçimlerin ortaya çıkardığı iktidar alternatifinden söz ediyorum.

    Geçmişte Erkan Mumcu ve Abdüllatif Şener parti kurmuşlar ama başarılı olamamışlardı. Ama o günün şartları farklıydı. Bu yeni partilerin başarılı olacağı anlamına gelmiyor. Fakat o zaman her seçimde oyunu arttıran, yüzde 50’yi temsil eden bir AK Parti vardı. Ayrıca o zaman iki bloklu ve yüzde 50 artı 1 esasına dayalı bir sistem yoktu. Bu kez öyle değil. Yüzde 1 oyu ile Saadet Partisi’nin seçimlerde oynadığı rolü gördük. Yeni sistem yüzde 1’in sistemi diye boşuna söylemiyoruz.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan durumun farkında. AK Parti’nin 18. kuruluş yıldönümündeki, “Dostlarım, dün bitti, geçti gitti. Bugün yeni bir gündür. Aydınlık Türkiye için, geleceğimiz için yeniden yollara düşme günüdür” mesajı çok önemli. Hz. Mevlânâ da “Dünle beraber gitti cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım” demiyor mu?

    AK PARTİ’NİN ZORLUKLARI

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın perşembe günü AK Parti belediye başkanları ve il başkanlarının katılacağı toplantıda “değişim” yönünde güçlü mesajlar vermesi bekleniyor. Çünkü AK Parti 18. yaşında iki sorunla karşı karşıya.

    1- Yeni partilerin doğum sancısı.

    2- Yeni bir söylem, yeni bir siyaset üretme ihtiyacı.

    AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı’nın dediği gibi, partilerin ömrünü millet belirler. Asırlık çınarlar ve mevsimlik filizler gibidir siyasi partiler. Toplumun beklentilerine uygun olarak kendini yenileyen partiler var olmaya devam ederken, kendini yenileyemeyenler bir süre sonra siyasete veda etmek zorunda kalırlar. AK Parti bu zorlu dönemeçte iki önemli avantaja sahip.

    Lideri partinin başında ve iktidarda.

    KİTLELERDE DEĞİŞİM BEKLENTİSİ

    Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yandan AK Parti bünyesinden doğacak olan iki partiyle mücadele etmek, diğer yandan da partisini günün şartlarına göre dönüştürmek için iki misyonu üstlenmiş durumda. Her ikisi de ciddiye alınması gereken bir durum. AK Parti’nin kendinden beklenen dönüşümü yapması, kurulacak yeni partilerden dahi önemli. Çünkü AK Parti’ye oy veren kitlede “Reis değişimi gerçekleştirecek” beklentisi yüksek. Doğrusunu söylemek gerekirse Erdoğan’ın 18. yıldönümü mesajı beni bu yönde umutlandırdı. Erdoğan’ın bir değişim ihtiyacını gördüğü ve bunu gerçekleştirmek istediği yönünde işaret taşıyordu. Ama bu yönde bir irade ortaya koyar mı orasını bilmiyorum. Şu gerçek ki AK Parti için sözde değil, özde bir değişime ihtiyaç var. Kendini yenileyip Türk siyasetinin geleceğinde söz sahibi olabilmesi için. Bu değişim ihtiyacını AK Parti’nin kendisi ortaya çıkardı. Yeni nesiller, ne eski “CeHaPe”yi biliyor, ne de“çamur, çukur, çöplük” siyasetinden heyecan duyuyor. AK Parti’yi AK Parti dönemi ile kıyaslıyor. AK Parti’nin artık kendini aşması ve yeni bir hikâye yazması gerekiyor. Aynen Erdoğan’ın kuruluş yıldönümü mesajında vurguladığı gibi, dün dünde kaldı, bugün yeni bir şeyler söylemek lazım.

    İkinci bir nokta ise, AK Parti seçmeni bir süredir sandıkta önemli mesajlar veriyor. Ekonominin iyi yönetilmesi gibi. Kucaklayıcı bir dil ve kitlelere umut verecek yeni bir siyaset tarzı gibi.

    ALTERNATİF DOĞDU

    Şurası unutulmamalı: Şimdiye kadar AK Parti’nin alternatifi yoktu. Artık alternatif var. İstanbul seçimlerinde bunun ne olduğunu gördük. Muhalefet birleşip bir alternatif oluşturabiliyor. 2023 seçimlerine bir de bu gözle bakmakta fayda var. Bu arada Erdoğan, kurulacak olan yeni partilerle mücadeleyi seçecek. Bu belli oldu. AK Partililerle bayramlaşma mesajında, “Birçok ayrılıklar, şunlar bunlar vesaire gibi kampanyalar içerisine girenler olabilir. Kardeşliğimizi böldürtmeyeceğiz” demişti. Rize’den başlayıp Konya ve Kayseri ile devam edecek olan teşekkür gezilerinde yeni parti kuracaklara yönelik mesajlarını sertleştirecek. Onları, ümmeti bölmekle ve davaya ihanetle suçlayacak.

    Abdullah Gül ile Ali Babacan’ın ise Erdoğan’a karşı ince bir stratejiyle hareket edeceği söyleniyor. Bu konuda temel bir tercihte bulunmuşlar. Erdoğan’la mücadeleye girmeyecekler. Erdoğan’ın Erbakan’a karşı uyguladığı stratejiyi onlar da Erdoğan’a karşı uygulayacaklar: Erdoğan’ı eleştirmeden Erdoğan’la mücadele etmek.

    Kaynak: hürriyet