ANKARA (AA) - ODTÜ'lü akademisyenler, Santorini Adası'nda 28 Ocak'tan bu yana kaydedilen depremlerin ve artan sismik hareketliliğin olası etkilerini, AA muhabirine değerlendirdi.
- Yunanistan Sivil Koruma Genel Sekreterliği, Santorini Adası'nda olağanüstü hal ilan etti
- Santorini Adası'nda halk, tsunami riskine karşı önlem almaya başladı
- Ege Denizi'ndeki sismik hareketlilik volkanik faaliyete neden olmaksızın aylarca sürebilir
- Ege Denizi'nde peş peşe depremler meydana geldi
- Ege Denizi'nde 28 Ocak'tan bu yana 938 deprem meydana geldi
- Ege Denizi açıklarında yaşanan deprem fırtınası bölgedeki fay hatlarını etkiler mi?
ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi emekli üyesi de olan Prof. Dr. Yalçıner, son bir haftadır Ege Denizi'nin ortasında, volkanların da aktif olduğu Santorini Adası'nın kuzey doğusundaki bölgede, şiddeti 2'den büyük birçok deprem meydana geldiğini söyledi.
Yunanistan'ın kontrolündeki Santorini, Amorgos ve Astropalya adalarının oluşturduğu üçgende tarihte çok sayıda depremin yaşandığını ifade eden Yalçıner, büyüklük bakımından en son 1956'da 7,4 büyüklüğünde iki şiddetli sarsıntının kaydedildiğini ve bu sarsıntılar doğrultusunda bölgede tsunami meydana gelerek adalarda hasarlara yol açtığını belirtti.
Yalçıner, o dönemde tsunamiden Bodrum Yarımadası'nın kuzeyi ve güneyi, Datça, Güllük Körfezi ve Didim'in de etkilendiğini anlatarak, "Şu anda yaşanan durumdan tedirgin olmaya gerek yok. Bu konuda Yunanistan'dan ve Türkiye'den bilim adamları hem depremle ilgili hem de tsunamiyle ilgili konuyu yakından izlemekteler ve aynı zamanda birçok cihazla sismik olarak bütün olaylar gözlenmektedir. Örneğin Santorini Adası'nda şu an için volkanik hareketlilik önemli bir şekilde başlamış değildir." dedi.
Depremin şiddetinin 6,5'ten büyük olması ve deniz tabanında sarsıntıdan dolayı dikey hareket oluşması durumunda tsunami meydana gelebileceğini ifade eden Yalçıner, "Ama bu tsunaminin büyüklüğü Ege Denizi, Bodrum ve Sığacık'ta yaşadığımız veya 1956'da yaşadığımız büyüklükte olur. Okyanuslarda olan, Japonya ve Endonezya'daki gibi 30'lar, 40'lar mertebesinde metrelerce yükselen dalgalar Akdeniz ve Ege'de olmaz." diye konuştu.
Yalçıner, Ege Denizi'ndeki sarsıntıların, Marmara'da olası bir depremi tetiklemeyle herhangi bir ilişkisinin olmadığını da sözlerine ekledi.
"Bölgede çok fazla aktif fay ve volkanizma var"
ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi Üyesi ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atilla Arda Özacar da özellikle son 1 haftadır Santorini'nin kuzeyindeki bölgede "deprem kasırgası" yaşandığını ifade etti.
Sarsıntıların Santorini-Anafi Fayı üzerinde gerçekleştiğini belirten Özacar, bölgede çok fazla aktif fay ve volkanizmanın olduğunu bildirdi.
Santorini-Anafi Fayı'nın genç olduğunu, depremlerin "fırtına" şeklinde gerçekleşmesinin aktif volkanizma ile görece tetiklendiğini anlatan Özacar, "Bu bölge aktif volkanik bölge, patlama riski var ama şu anda söyleyemeyeceğimiz bir olgu. Burada özellikle 1956 depreminde iki tane büyük deprem art arda birbirini tetikledi ve ikisi de çok büyük deprem olduğu için Ege kıyılarımızda da tsunamiye sebebiyet verdi. O yüzden bu aktiviteyi dikkatlice gözlemleyip, incelemeye aldık." dedi.
Depremler nedeniyle, volkanik patlama sırasında ortaya çıkan kütlenin kaymasıyla meydana gelen, su tablasını etkileyen her türlü mekanizmanın tsunami oluşturabileceğinin altını çizen Özacar, bunun depremlerin yaşandığı bölgede mümkün olduğunu, ayrıca Santorini veya kuzeyindeki Kolumbo volkaniklerinde de aktivite görülebileceğini aktardı.
Depremlerin 7 şiddetlerini bulması durumunda tsunami riskinin yükseleceğini belirten Özacar, şunları kaydetti:
"1956 depremi 7'den daha büyük bir depremdi ve tsunami meydana getirdi. O yüzden burası tsunami anlamında, aktif fayların aktivitesi anlamında çok yoğun bir bölge, dikkatlice takip edilmesi lazım. Bu depremlerde kaydettiğimiz 6'yı bulmuş bir deprem yok. Genellikle orta ölçekli depremler olarak göze çarpıyor. İstanbul depremi bu aktivite yüzünden tetiklenir gibi bir endişeye kapılmamak lazım. Fakat İstanbul zaten uzun zamandır kilitli bir sistem, her zaman hareket etmek için bekliyor."
Muhabir: Buğrahan Ayhan