İSTANBUL (AA) - Almanya'da yeni kurulacak hükümette başbakan olarak görev alması beklenen Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, 21 Şubat'ta, ABD'nin nükleer kalkanını çekmesi halinde, Almanya'nın Fransız ve İngiliz nükleer caydırıcılığına güvenebileceğini belirtti. Merz, konunun İngiltere ve Fransa ile görüşülmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, Fransa'nın "en etkili orduya" ve nükleer caydırıcılık kapasitesine sahip ve Avrupa'nın güvenliğinde "özel bir statüsü" olduğunu belirterek, 10 yıl içinde orduya ayrılan bütçenin 2 katına çıkarılacağını açıkladı.
Macron'un, Fransa'nın nükleer caydırıcılığıyla Avrupa kıtasındaki müttefiklerini koruma konusundaki stratejik tartışmayı açmaya karar verdiğini duyurması, Rusya karşısında tek başına nasıl bir denge unsuru olabileceğini gündeme getirdi.
Fransa'nın nükleer kapasitesiFransa, 1960’ta gerçekleştirdiği ilk nükleer denemesinden bu yana nükleer aktörler arasında sayılıyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'ne (SIPRI) göre Fransa'nın envanterinde yaklaşık 290 nükleer savaş başlığı bulunuyor.
Washington merkezli Nükleer Tehdit Girişimi (NTI) adlı kuruluşa göre, bu başlıklar, dört Triomphant sınıfı nükleer tahrikli balistik füze denizaltısı (SSBN) ve hava kuvvetlerine ait 40 Rafale BF3 kara konuşlu savaş uçağı ile 10 Rafale MF3 uçak gemisi konuşlu savaş uçağı tarafından taşınabiliyor.
Fransa, 1996’da nükleer kapasiteli kara tabanlı balistik füzelerini envanterden çıkarmasına rağmen caydırıcılığını, 48 denizaltıdan fırlatılan balistik füze (SLBM) ve 50 havadan fırlatılan seyir füzeleri (ALCM) ile sürdürüyor.
NTI'ya göre, Fransa, "katı yeterlilik" politikası doğrultusunda nükleer cephaneliğini savunma stratejileri çerçevesinde en düşük seviyede tuttuğu mesajını veriyor.
Bununla birlikte Paris yönetimi, nükleer envanterini modernize etmek için çeşitli çalışmalar yürütürken, üçüncü nesil nükleer kapasiteli denizaltı balistik füzelerinin (SLBM) tasarımına başlaması da bu sürecin bir parçası.
ABD'nin Avrupa'daki nükleer caydırıcılık taahhüdü ve Avrupa'nın kapasitesiABD'nin Avrupa'daki nükleer caydırıcılık politikası, NATO'nun kolektif savunma taahhüdüne dayanırken, Trump yönetiminin Avrupa'ya yönelik askeri angajmanı azaltma açıklamaları, bu taahhüdün sürdürülebilirliği hakkında Avrupalıların kuşkularını artırdı.
Kıta Avrupası'nın kendi ayakları üzerinde durabileceği yeni bir Avrupa güvenlik mimarisi tartışması kıtanın en önemli gündem maddesi oldu.
Ancak Almanya'nın, Avrupa güvenliğini İngiltere ve Fransa'nın üstlenebileceğine dair yaklaşımına karşın, bu ülkelerin nükleer kapasiteleri, ABD'nin sağladığı kapsamlı caydırıcılık güvencesiyle karşılaştırıldığında sınırlı kalıyor.
Fransa, 300'ün altında; İngiltere ise 250'nin altında nükleer savaş başlığına sahipken, ABD'nin nükleer cephaneliği bin 700'den fazla konuşlandırılmış savaş başlığıyla çok daha büyük bir kapasiteye sahip.
Rusya'nın nükleer envanteri karşısında ise Fransa'nın tek başına ya da İngiltere'yle birlikte oldukça geride kaldığı görülüyor.
ABD ve Rusya üstünlüğüSIPRI tarafından yayımlanan rapora göre, dünyadaki toplam nükleer silahların yaklaşık yüzde 90’ı ABD ve Rusya’nın envanterinde bulunuyor.
Ocak 2024 itibarıyla ABD'nin 3 bin 708, Rusya'nın ise 4 bin 380 nükleer savaş başlığına sahip olduğu belirtiliyor.
Her iki ülke de askeri stoklarını büyük ölçüde korurken, Rusya’nın operasyonel kuvvetlerinde önceki yıla göre yaklaşık 36 nükleer başlık daha konuşlandırdığı tahmin ediliyor.
Raporda, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna-Rusya savaşının ardından, ABD ve Rusya'nın nükleer güçleriyle ilgili şeffaflık seviyesinin azaldığı vurgulanıyor.
Ayrıca, 2023 yılı boyunca Rusya’nın Belarus topraklarına nükleer silah konuşlandırdığına dair iddiaların gündeme geldiği ancak bu iddiaları doğrulayan kesin kanıtların bulunmadığı ifade ediliyor.
ABD ve Rusya’nın askeri envanterlerinin dışında, 1200’den fazla kullanımdan çıkarılmış nükleer başlığı daha olduğu ve bunların kademeli olarak imha edildiği tahmin ediliyor.
Muhabir: Muhammet Tarhan