MARDIN (AA) - Mardin, Dicle ve Fırat Nehri'nin suladığı bereketli topraklarda ilk çağ döneminden beri farklı kültürlerin, inançların uğrak yeri ve insanlar için önemli bir yerleşim merkezi oldu.

İpek Yolu güzergahındaki şehir, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile dikkati çekerken, tarihi değere sahip cami, türbe, kilise, manastır ve benzeri dini yapılara da ev sahipliği yapıyor.

Tarihi Mardin evleri

Özgün bir mimari geleneğin bugüne kadar devam etmesiyle öne çıkan ilginç yerleşim mekanlarının gözlendiği kent, volkanik bir bölgede bulunuyor. Bu açıdan tarihi Mardin taş evleri, Mardin Kalesi'nin eteklerinden ovaya doğru birbiri üzerine yükselen teraslar halinde, tepenin güney yamacında yer alıyor.

Mardin'deki bu evlerin hiçbirinin gölgesi birbirinin üzerine düşmüyor. Güneş ışınlarının aksine düzenlenen daracık sokaklar, iklim şartlarına göre yazın kavuruculuğunda gölgede kalıp insanları sıcaktan koruyor. Bu evlerde kullanılan taşlar, sıcak ve soğukta daha da sertleşiyor. Taşların özelliklerinden dolayı evler, yazları serin kışları sıcak oluyor.

Kentle özdeşleşen bu kagir evler, gerek plansal özellikleri gerekse malzeme ve bezemeleriyle, Anadolu konut mimarisinde ayrıcalıklı bir konuma sahip.

"Mardin, dünyada tamamıyla kentsel sit alanı olan 3 kentten biri"

Mardin Müzesi Kazı Sorumlusu Arkeolog Dr. Devrim Hasan Menteşe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mardin'in paleolitik dönemden (Eski Taş Çağı) Osmanlı Devleti'ne kadar, çok özel eserlerin bulunduğu bir şehir olması sebebiyle tarihten bu yana insanları cezbettiğini söyledi.

Menteşe, Mardin'in dillerin ve dinlerin de buluştuğu çok özel bir kent olduğunu belirterek, "Zaten İpek Yolu güzergahında, bir dağın üzerine kurulmuş olması da bunun en önemli göstergelerinden birisi. Mardin'in tarihine baktığımızda, geçmişinden günümüze kadar hem ticari hem de tarımsal anlamda da çok özel bir yer. Çok verimli ovaları kontrol eden bir kent." dedi.

Mardin'in adeta açık hava müzesi olduğunu vurgulayan Menteşe, şöyle devam etti:

"Ziyaretçilerimiz Mardin'e gelince çıkamıyor. Türkiye'nin her yerinden, çevre illerden, farklı ilçelerden gelenler var. Yabancı ülkelerden de çok fazla ziyaretçi var. Yıllık sanırım 4 milyonun üzerinde ziyaretçi alan bir şehir. Bu rakam Mardin'deki herkes için çok önemli. Buradaki görselliğin korunması da önemli. Dünyada tamamıyla kentsel sit alanı olan 3 kentten biri konumunda. Bir arkeolog olarak şunu söyleyebilirim, yaptığımız kazı çalışmaları da şunu gösteriyor, onlarca uygarlığın yaşadığı bir kent burası. Kazı çalışmalarında da bütün uygarlıkların izlerini görebiliyoruz. Bu gösterge de insanların oldukça ilgisini çekiyor."

Mardin'de arkeolojik çalışmalar hızla devam ediyor

Devrim Hasan Menteşe, Mardin'in korunaklı bir dağın tepesine kurulmuş bir şehir olması nedeniyle bir sınır karakolu özelliği taşıdığına dikkati çekerek, "Özellikle Roma dönemine baktığımız zaman en büyük sınır karakolunu, Dara (Anastasiopolis) Antik Kenti'ni oluşturuyor. İki büyük süper gücün Persler ve Romalıların karşılaşma merkezlerinden birisi. Çok büyük savaşların döndüğü bir alan. Yapılarına baktığımız zaman Dara Antik Kenti, açık hava müzesi gibi büyük bir görsel şölen sunuyor. Nekropolüyle çok önem kazanmış bir kent." diye konuştu.

Mardin'de Roma yapılarının hala ayakta olduğuna değinen Menteşe, şehirdeki arkeolojik çalışmalara dair şunları söyledi:

"Mardin'de arkeolojik çalışmalar da ön planda. Dara Antik Kenti, Geleceğe Miras Projesi'ne dahil edilen bir kazı konumuna erişti. Yine aynı şekilde Boncuklu Tarla, en eski neolitik yerleşim yerlerinden bir tanesi. Göbeklitepe ile çağdaş bir yerleşim yeri. Burası da Geleceğe Miras Projesi'ne alındı ve burada çalışmalara devam ediliyor. Mardin Artuklu Üniversitesinden hocalarımızın yaptığı çalışmalar da var. Boğaziye Höyüğü başta olmak üzere, çok eski bir paleolitik dönem mağara kazısı yapıyorlar. Bunlar da çok ses getiren çalışmalar. Kazı çalışmaları Milattan önce 300-1000'li yıllara kadar gidiyor. Boğaziye Höyüğü'nde çok önemli bir saray kalıntısı bulundu. Bu, bölgenin değil, belki de Türkiye'nin en büyük höyüğünden biri olan yerleşim yeri. Yine Rabat Kalesi'nde de çalışmalara devam ediliyor. Mardin Kalesi kazıları da var ve bu kazılar gittikçe genişliyor, çeşitleniyor. Bu çalışmalar eminim ki bize, Mardin'in tarihi ile ilgili çok daha somut, önemli veriler sunacak."

"Güney Kore, İngiltere, Fransa ve Japonya'dan çok fazla turist gelmeye başladı"

Arkeolog Menteşe, Mardin'in gastronomiyle de dikkati çektiğini belirterek, "Mardin Artuklu Üniversitemizde gastronomi bölümü açıldı. Hocalarımızın yemek kültürüne dair çalışmaları var. Yine aynı şekilde Mardin'in müzik kültürü son dönemde ön plana çıkmaya başladı. Şanlıurfa'nın sıra geceleri vardır. Burada da leyli geceleri düzenleniyor. Yemek kültürüyle oldukça ilgi çekiyor." değerlendirmesini yaptı.

Mardin'in doğal bir film platosu olduğunu, son dönemde film ve dizi yapımcılarının şehre rağbet gösterdiğini söyleyen Menteşe, bu sayede şehrin kültürünün, zenginliklerinin daha iyi tanıtıldığını aktardı.

Menteşe, bir proje için geldiği fakat hayran kalarak 14 yıldır yaşamayı sürdürdüğü Mardin'in yıllar içinde birçok alanda geliştiğini belirterek, "Yapılan turizm çalışmaları artık meyvesini veriyor. Benim geldiğim zamanlar turist sayısı çok azdı. Son dönemde özellikle yabancı ziyaretçilerin Mardin'e ilgisi artmaya başladı. Özellikle Güney Kore, İngiltere, Fransa ve Japonya'dan çok fazla turist geliyor." şeklinde konuştu.

Mardin'in önemli tarihi yapıları

Mor Behnam ile kız kardeşi Saro adına yapılan, 6. yüzyıla ait Mor Behnam Kilisesi "Kırklar Kilisesi" olarak biliniyor. Mardin 1293'te Süryani Kadim Patriklik Merkezi olduktan sonra halkın ruhani ve idari işleri bu kiliseden idare edildi. Kilisede 1928'e kadar eğitim ve öğretimin devam ettiği belirtiliyor.

Midyat'taki Süryani Ortodoks Kilisesi'nin en eski manastırlarından Mor Gabriel Manastırı da hala aktif olarak kullanılıyor.

Mardin Ovası'na hakim bir noktada bulunan Deyrulzafaran Manastırı, 5. yüzyıldan başlayarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle 18. yüzyılda bugünkü haline kavuştu. Manastır, milattan önce Güneş Tapınağı, daha sonra da Romalılar tarafından kale olarak kullanılan bir kompleks üzerine inşa edildi. Romalılar bölgeden çekilince Aziz Şleymun bazı azizlerin kemiklerini buraya getirterek kaleyi manastıra çevirdi. Manastır bugün de Süryani Kilisesi'nin önemli dini merkezlerinden biri olarak hizmet veriyor.

Mardin Metropoliti'nin ikametgahı da olan manastır, dünyanın dört bir yanına dağılmış Süryaniler tarafından dua almak ve bereket için ziyaret ediliyor.

Mardin merkezindeki Kasımiye Medresesi 15. yüzyılda inşa edildi. Mimari açıdan önemli bir yapı olan medrese, şehrin simgelerinden biri olarak öne çıkıyor.

Artuklu dönemine ait Latifiye Camisi, Mardin'in tarihi dokusunu yansıtan önemli camilerinden.

Yine Artuklu dönemi mimari örneklerinden, dilimli kubbesi ve minaresiyle Mardin'in sembolü olan Mardin Ulu Cami kayıtlara göre iki minareli inşa edildi. Caminin bugün mevcut olan tek minaresinin kare kaidesindeki yazıt, yapım tarihini 1176 olarak veriyor. Çevredeki birçok yapı tarafından taklit edilmiş bir model olan cami, halen ibadete açık.

Mardin'in merkezindeki Keldani Katolik cemaatine ait Keldani Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi, Süryani Ortodoks cemaatine ait Mor Mihail Kilisesi, Mor Şimuni Kilisesi, Bab Es Sur (Melik Mahmud) Cami, Kasım Tuğmaner Cami, Şeyh Çabuk Cami, Emineddin Külliyesi, Hatuniye Medresesi, Zinciriye Medresesi, Kızıltepe Ulu Cami, Kızıltepe Dunaysır/Koç Hisar Ulucami, Midyat Cevdet Paşa Cami, Midyat Ulu Cami, Midyat Hacı Abdurahman Cami, Nusaybin Zeynel Abidin Cami ve Türbesi de şehrin önemli yapıları arasında yer alıyor.

Fransızların yüzde 68'i için Le Pen'e siyaset yasağı getiren kararın derhal uygulanması adil Fransızların yüzde 68'i için Le Pen'e siyaset yasağı getiren kararın derhal uygulanması adil

Şehre 30 kilometre uzakta bulunan Dara Antik Kenti ise eski Mezopotamya'nın en önemli yerleşim yeri kabul ediliyor. Geçmişte görkemli ve zengin tarihi hikayelere ev sahipliği yaptığı bilinen bu antik kent, farklı kültür ve dinlere ait pek çok simgenin bir arada görülebilmesine imkan tanıyor.

Filmlere, dizilere, şarkılara, türkülere konu olan Mardin, gezginler için her mevsim, çok çeşitliliği yansıtan kültürü ve mutfağıyla önemli bir destinasyon olarak öne çıkıyor.


Muhabir: Aişe Hümeyra Akgün

Kaynak: AA