ANKARA (AA) - Kamu Denetçiliği Kurumunca (KDK) hazırlanarak TBMM Başkanlığına sunulan "Yüzyılın En Uzun İşgali: Filistin" ve "Gazze'de Sağlık Çalışanı Olmak" kitapçıklarında, siyonist İsrail rejiminin Filistin'deki soykırım ve insan hakkı ihlalleri ile bölgede yaşananlara ilişkin tespitlere yer verildi.
Buna göre, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin, günümüzde Batı Şeria'nın Ramallah kentinden yönetiliyor.
Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'den oluşan Filistin'in bugünkü yüz ölçümü, tarihi Filistin topraklarının yüzde 22'sine karşılık geliyor.
Günümüzde yaklaşık 5,5 milyon kişinin yaşadığı Filistin'de, bu kişilerin 2,2 milyonundan fazlası Gazze bölgesinde bulunuyor. İşgalci İsrail tarafından 7 Ekim 2023 öncesi 16 yıl boyunca kara, hava ve denizden abluka altına alınan Gazze, dünyanın en yoğun nüfuz yoğunluğunun olduğu yerlerin başında geliyor.
Tarihsel sürece bakıldığında, Osmanlı Devleti döneminde Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin birlikte, barış içinde yaşadığı Filistin toprakları, Osmanlı'nın yıkılmasının ardından sistematik ve kapsamlı bir şekilde göç politikalarına maruz bırakıldı.
1. Dünya Savaşı dönemindeki verilere göre 611 bin Müslüman, 70 bin Hristiyan, 38 bini aşkın Yahudinin yaşadığı Filistin'in, İngiltere tarafından işgal edilmesinin ardından sistemli bir şekilde göç politikaları uygulandı.
İngiltere yönetimince Filistin topraklarının bir kısmı Yahudilere hibe edildi, bir kısmı da siyonistlerce satın alınarak işgal edildi. İngiltere'nin Filistin'deki manda yönetiminin sona erdiği günden bir gün sonra da 15 Mayıs 1948'de İsrail Devleti'nin kurulduğu ilan edildi.
Siyonist rejimle yönetilen İsrail Devleti'nin ilanı sonrası Filistinliler, zorunlu göçe ve katliamlara maruz bırakıldıkları o günü, "Büyük Felaket" anlamına gelen "Nekbe" olarak adlandırıyor.
İsrail yönetimince, Filistin ve bölgedeki diğer devletlerin toprakları ile halka yönelik işgal ve soykırım girişimleri ise hız kesmeden devam ediyor.
3 atom bombasından fazla etkiye sahip bomba ve patlayıcı atıldıKDK tarafından hazırlanan kitapçıklara göre, İsrail 7 Ekim 2023'ten 19 Ocak 2025'e kadar 360 kilometrekarelik alanda yaşayan 2,2 milyon insanın üstüne 3 atom bombasından daha fazla etkiye sahip bomba ve patlayıcı attı.
İsrail'in 19 Ocak'a kadar olan saldırılarında 17 bin 881'i çocuk, 12 bin 316'sı kadın olmak üzere 61 bin 700 Filistinli öldürüldü. Yaralı sayısı ise 111 bin 592'ye ulaştı.
İsrail, Gazze'yi Filistinliler için yaşanmaz hale getirmek için sağlık çalışanları ve hastaneleri özel olarak hedef aldı. 17 Ekim 2023'te 22 hastaneye "tahliye emri" gönderilirken, aynı gün İsrail güçlerinin hedef aldığı Babtist Hastanesi vurularak 470 insan öldürüldü.
Devam eden 1 yıllık süreçte de Gazze'deki tüm hastaneler ve ambulanslar vuruldu. 2 Şubat itibarıyla Gazze'deki 34 hastane, 80 sağlık merkezi, 212 sağlık kuruluşu ve 191 ambulans sistem dışı bırakıldı.
Saldırılar nedeniyle Eylül 2024 itibarıyla 165'i doktor, 260'ı hemşire, 300'ü yönetim ve destek personeli, 184'ü sağlık personeli ve 76'sı eczacı olmak üzere 1115 sağlık çalışanı hayatını kaybetti.
Bunun yanı sıra Gazze'de elektrik, akaryakıt, su ve gıda akışı kesilerek, milyonlarca insan ölüme terk edildi.
"Meşru savaş yöntemi değil"Kitapçıkta, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten itibaren Gazze'ye yönelik ayrım gözetmeden gerçekleştirdiği saldırıların "sağlık sistemini tamamen işlemez hale getirdiği" vurgulandı.
İsrail'in çok sayıda yaralı ve hastanın tedaviye ihtiyaç duyduğu, ağırlığını kadın ve çocukların oluşturduğu binlerce sivilin de sığındığı hastane, mülteci kampı, okul, ibadethane gibi yerleri yoğun şekilde hedef almasının, "Yakın yüzyılın tüm savaşları içerisinde kıyaslanamayacak kadar çok sayıda sivilin oldukça ağır şekilde hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına yol açmıştır." değerlendirmesine yer verildi.
Kitapçıkta, "Sağlık çalışanlarının öldürülmesi ve gözaltına alınması meşru bir savaş yöntemi değildir. Sağlık çalışanları mesleklerini yaparken öldürülmemelidir. Sağlık sistemi çökertildiğinde Gazzelilerin kendi yurtlarında tedavi imkanı kalmayacağı için işgal/ilhak süreci daha hızlı gerçekleşecektir. Bu nedenle ilk haftadan itibaren sağlık merkezlerine karşı gerçekleştirilen saldırılar planlı ve sistemli olarak gerçekleşmektedir." ifadeleri kullanıldı.
"İlk günden itibaren hastaneleri kasten hedef aldı""İsrail'in Gazze'deki hastanelere yönelik uygulamaları, uluslararası insancıl hukuk ilkelerini tanımadığının ve eş zamanlı olarak birçok savaş suçunu utanç verici eylemlerle işlediğinin açık göstergesidir" denilen kitabın sonuç kısmında ise şu tespitlere yer verildi:
"Henüz Kasım 2023'te kuvözlerde yeni doğmuş bebekleri doktorlara ve ailelerine teslim etmeyip, açlık ve susuzluktan ölerek kurtlanmasını sağlayacak kadar acımasız politikalar uygulayan ve ateşkese kadar 111 bin 592 kişiyi yaralayan İsrail, ilk günden itibaren sistematik olarak kasten hastaneleri hedef almıştır. Hastaların ve yaralıların hayatına mal olacağını bilerek hastanelerin devre dışı kalması için elektrik ve yakıt akışını durdurmuştur. Hastanelerin güneş panelleri ile birlikte enerji kaynaklarını hedef almıştır. Abluka politikalarıyla ilaç ve tıbbi cihaz yardımlarını kesmiş, yaralıları ve hastaları ilaçsız bırakmış, tedavi imkanlarını ortadan kaldırmıştır.
Yüzlerce insanın ölmesini ve yaralanmasını göze alarak doğrudan hastanelerin çevresini bombalamıştır. Hastanelerdeki çoğu kadın ve çocuk binlerce insanı hastanelere yönelik şiddetli saldırılarda öldürmüştür. Hasta ve yaralıların hayatlarını riske atacak şekilde sağlık çalışanlarını hastaneleri tahliyeye zorlamıştır. Hastanelerdeki yüzlerce kişiyi infaz ederek hastane çevrelerini toplu mezar olarak kullanmıştır. Sağlık çalışanlarını haksız yere gözaltına almış ve akıl almaz işkenceler uygulamış, dünyaca ünlü doktorları dahi cezaevlerinde işkence altında öldürmekten çekinmemiştir."
Muhabir: Abdullah Sarica,İsmet Karakaş