2025 yılının ilk yazısıyla sizlerle buluşmanın mutluluğu ve heyecanını yaşıyorum.

2025 yılının ilk yazısıyla sizlerle buluşmanın mutluluğu ve heyecanını yaşıyorum. Ancak, asrın felaketi olarak tarihe geçen 6 Şubat 2023 depremi, hepimizin hafızasında silinmez izler bıraktı. Bu büyük trajedinin ardından hayatın anlamını yeniden sorguladığımız bir dönemden geçiyoruz. Kaybettiğimiz canlar, yitirdiğimiz değerler ve karşı karşıya kaldığımız zorluklar, hepimiz için bir dönüm noktası oldu. Ama biliyoruz ki hayat devam ediyor; bizler de her şeye rağmen yarınları sevdiklerimiz, ülkemiz ve memleketimiz için yeniden inşa etmek zorundayız.

Bu süreç kolay değil. Yeniden inşa, sabır, emek ve kolektif dayanışma gerektiren uzun ve zorlu bir yolculuk. Geleceğe dair belirsizliklerle boğuşurken, umudu diri tutmak ve birlikte mücadele etmek en büyük sorumluluğumuz. Bu süreçte her birimize düşen görev, kendi alanımızda elimizden gelenin en iyisini yaparak ülkemizi daha güçlü ve dayanıklı bir geleceğe taşımaktır.

Toplumun Beklentileri ve Yazar’ın Görevi

Gazetecilik ve köşe yazarlığı, topluma karşı bir sorumluluktur. Ben bu sorumluluğun bilinciyle, işimi yaparken tarafsızlığı ve gerçekleri rehber edinmeyi ilke olarak benimsiyorum. Siyaseti takip ederken kimseye ne düşman ne de yaranma derdindeyim. Geçmişte birçok siyasetçiyle yollarımızın kesişmiş olması, doğruya “doğru”, yanlışa “yanlış” dememe engel değildir.

Elbette yazılarım zaman zaman bazı siyasi aktörleri rahatsız edeceğini biliyorum. Halkın onların gerçek yüzlerini görmesi, kendilerini halka olduğundan farklı yansıtma maskelerini düşürecek olması bu rahatsızlığın temel sebebi olacaktır. Bu yüzden sahte hesaplar açarak, kiralık ve zavallı kişileri devreye sokarak, yalan ve iftiralarla saldırıya geçeceklerdir. Ancak bunlar bizi yolumuzdan çeviremez. Bu tür hesapların siyasete kimler tarafından alet edildiği ve bu zavallıca yöntemi hangi anti sosyal kişilik bozukluğu olan kimselerce tercih edildiğini çok iyi tanıyoruz. Onların amacı, bizim de onlar gibi hırsız, yalancı, rantçı, adam satan ya da söz verip sözünü tutmayan birine dönüşmemizi istemektir. Biz böyle olmadığımız ve olmayacağımız için, onların çıkar böcekleri sahte hesaplarla saldırıya geçecektir. Ama bilinmelidir ki, hiçbir güç bizi halkın gerçeklerini yazmaktan alıkoyamaz.

Umudu ve Dayanışmayı Büyütmek

Bugün içinde bulunduğumuz zorlu koşullara rağmen, umut her zaman yolumuzu aydınlatmalı. Depremin ardından ortaya çıkan dayanışma ruhu, millet olarak sahip olduğumuz en güçlü yanlardan biri olduğunu bir kez daha gösterdi. Şimdi bu dayanışmayı sadece afet zamanlarında değil, “temiz toplum, temiz gelecek” şiarıyla hayatın her alanında yaygınlaştırmalıyız.

Siyasetçiler, bürokratlar ve toplumun diğer dinamikleri arasında bir köprü kurmak, halkın memnuniyetini veya rahatsızlıklarını açık bir şekilde dile getirmek, bizim asli görevimizdir. Eğer halk bir siyasetçiden memnunsa bunu geniş kitlelere duyurmak, eğer memnun değilse yanlışları ve eksiklikleri dile getirerek ilgili makamlara ulaşmasını sağlamak benim en önemli sorumluluğumdur.

Gelecek İçin Birlikte Mücadele

2025 yılı, hepimiz için yeni bir başlangıç olmalı. Geride bıraktığımız acılar bize daha güçlü olmayı öğretmeli, hatalarımızdan ders alarak geleceğe daha bilinçli bir şekilde yürümeliyiz. Bu yolculukta sorumluluklarımız büyük, ancak birlikte hareket ettiğimiz sürece aşamayacağımız hiçbir engel yok. Burada siyasilere ciddi sorumluluklar düşüyor. Öncelikle güçlüden yana değil, haklıdan yana tavır takınmalıdırlar. Siyasette entrika, yalan, boş vaat, kibir, riyakârlık, eyyamcılık, yalana inandırmak için çoluk çocuklarını katarak boşa yemin etmek gibi hastalıklardan ivedilikle uzaklaşmaları önem taşıyor. Yarınımızı yeniden inşa ederken dayanışmayı büyütmek, umut ve cesaretle mücadele etmek, en zor anlarımızda bile bizi ayakta tutacak en güçlü değerlerdir. Yazılarımda bu değerlere sahip çıkarak, halkın sesini her zaman en gür şekilde duyurmaya devam edeceğim.

2025 yılının tüm dünyaya her zamankinden daha fazla barış, huzur ve dayanışma dolu günler getirmesi dileğiyle…