Suriye, 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından derin bir siyasi ve toplumsal dönüşüm sürecine girdi.

05.01.2025

Suriye’deki Yeni Dönem ve Azınlıklar

Suriye, 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından derin bir siyasi ve toplumsal dönüşüm sürecine girdi. Ancak son dönemde savaşın sonuna yaklaşıldığı algısı, ülkenin yeniden inşası, siyasi dengelerin değişimi ve özellikle azınlık grupların geleceği konusunda ciddi endişelere yol açıyor. Suriye’deki etnik ve mezhepsel çeşitlilik, ülkedeki her siyasi gelişmenin farklı kesimler için farklı sonuçlar doğurmasına neden oluyor.

Aleviler, Hristiyanlar ve Kürtler gibi azınlıklar, Suriye’nin geleceğinde nasıl bir yer edinecekleri konusunda kaygılı. Özellikle Aleviler, Esad rejiminin büyük ölçüde Nusayri mezhebine dayalı olması nedeniyle rejimle özdeşleştiriliyor ve rejim sonrası olası bir siyasi değişimde hedef haline gelmekten korkuyor. Benzer şekilde, Kürt gruplar da elde ettikleri özerk statünün gelecekte devam edip etmeyeceği konusunda belirsizlik yaşıyor.

Türkiye’de Hatay ve Alevi Toplumu

Türkiye’nin Suriye ile olan sınır bölgesi, özellikle Hatay, bu gelişmelerden doğrudan etkileniyor. Hatay, Alevi nüfusunun yoğunluğu, tarihsel bağları ve demografik yapısıyla Suriye’deki gelişmeleri yakından takip eden bir bölge. Suriye’deki Alevi nüfusunun geleceği ile Hatay’daki Alevilerin duyarlılıkları arasında güçlü bir bağ var.

Hatay’daki Alevi toplumu, Suriye’deki Alevilere yönelik olası bir misillemeden veya mezhep çatışmasından endişe duyuyor. Sosyal medyada Alevilere yönelik şiddet içerikli görüntülerin dolaşıma girmesi, toplumun geniş kesimlerinde endişe ve öfke uyandırmış durumda. Bu durum, bölgedeki Aleviler arasında kültürel ve mezhepsel dayanışma hissini artırırken, aynı zamanda Suriye politikaları üzerinden Türkiye’nin iç siyasetinde tartışmalara neden oluyor. Hatay, mülteci meselesi ve sınır güvenliği konularında da hassas bir noktada bulunuyor.

Muhalefetin Tutumu

Türkiye’deki muhalefet partileri, Suriye’deki azınlıkların geleceği ve özellikle Alevi nüfusun akıbeti konusunda farklı bir duruş sergiliyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bölgede barışın sağlanması ve mezhep çatışmalarının önlenmesi için diplomatik çözüm yollarına vurgu yapıyor. Hatay ve çevresindeki halkın duyarlılıklarını dikkate alan bir söylem geliştiren muhalefet, Suriye’nin yeniden inşasında tüm etnik ve mezhepsel grupların eşit haklara sahip olması gerektiğini savunuyor.

Geçtiğimiz günlerde, bu çağrının bir benzeri Hatay’ın Defne ilçesinde Sevgi ve Hoşgörü Platformu tarafından 29 Aralık’ta düzenlenen bir etkinlikte yapıldı. Çeşitli sivil toplum örgütleri, dini kanaat önderleri, belediye başkanları, bazı milletvekilleri ve vatandaşlar etkinliğe katıldı. Basın açıklaması öncesinde konuşma yapan TKP’nin Defne Belediye Başkan Adayı Hizam Hasırcı, etkinliği TÖB-SEN’in desteğiyle organize ettiklerini anlattı. Hasırcı, basın açıklamasının amacının kanaat önderlerinin ön planda olacağı bir farkındalık oluşturmak olduğunu vurguladı. Ancak Hasırcı ile CHP’li bazı isimler arasında çıkan tartışma, etkinliğe gölge düşürdü. Özellikle Defne Belediye Başkanı Halil İ.Özgün’ün konuşma talebinin platform üyeleri tarafından kabul görmemesi, etkinlikte krize yol açtı.

Oysaki burada, CHP adına en doğru şekilde konuşması gereken kişi Hatay CHP İl Başkanı olmalıydı. İl Başkanı, parti örgütünü temsilen topluma siyasi mesajlar vermesi gereken en yetkili isimdir. Ancak bu görev, belediye başkanına devredilerek yanlış bir tercih yapılmış ve bu durum etkinliğin amacını gölgelemiştir.

Muhalefetin bu konudaki etkisi sınırlı kalıyor, çünkü Türkiye’nin Suriye politikası büyük ölçüde iktidar partisinin kontrolünde. Muhalefet, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri varlığının, azınlık gruplar arasındaki gerilimi artırdığına ve uzun vadede Türkiye’yi daha büyük bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya bırakabileceğine dikkat çekiyor.

Alevilerin Akıbeti

Suriye’deki Aleviler için mevcut durum, hayatta kalma mücadelesi ile siyasi güç mücadelesi arasında sıkışmış bir dengeye işaret ediyor. Rejimin devamı, Aleviler için kısa vadede bir güvence gibi görünse de rejimin değişmesi veya zayıflaması durumunda Alevilerin durumu ciddi bir tehlike arz edebilir. Bu bağlamda Türkiye’deki Alevi toplumu, yalnızca sınırın ötesindeki mezhep kardeşlerinin değil, aynı zamanda kendi kimlik ve güvenlik meselelerinin de geleceğini sorguluyor.

Hatay’ın Geleceği ve Öneriler

Suriye’deki kriz, Hatay için sadece bir sınır sorunu değil; aynı zamanda toplumsal bir denge meselesidir. Bölgedeki sosyal yapının korunması için Türkiye’nin hem iç hem de dış politikada daha kapsayıcı ve dengeli bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor. Muhalefetin, Hatay halkının endişelerini ulusal düzeyde gündeme taşıması ve Suriye politikalarında daha aktif bir rol üstlenmesi, bölgenin istikrarı açısından kritik önem taşıyor. 2011 de başlayan Suriye olayları esnasında azınlıkların zarar görmemesi için sahada sürekli devlet aklının egemen olması gerektiğini ve toplumsal hassasiyet bilincini bırakmayarak kamuoyunda takdir gören Hatay Milletvekili Şefik Çirkin Suriye’de azınlıklarla ilgili bu hassas dönemde de aynı duyarlılık ve kararlı duruşla devlet adamlığı bilincini koruyarak takdir topluyor.

Sonuç olarak, Suriye’deki yeni dönemin şekillenmesi yalnızca bölgesel güçlerin değil, aynı zamanda azınlık grupların ve sınır bölgelerindeki toplulukların geleceğini de doğrudan etkileyecek. Türkiye’nin bu süreçte azınlıkların haklarını savunan, çatışma yerine barışı önceleyen bir politika geliştirmesi hem Suriye’nin hem de Hatay’ın istikrarına katkı sağlayabilir.