• 04.05.2024 Cumartesi
    • USD Alış : 32.2246, USD Satış : 32.3537
    • EUR Alış : 34.6092, EUR Satış : 34.7479
    • SAR Alış : 8.5336, SAR Satış : 8.6782



  • Türkiye, İsrail’i tanıyan ilkler arasında. İsrail’le çok kritik askeri anlaşmalar imzalayan, Mavi Marmara olayında bile İsrail’le diplomatik ilişkileri koparmayıp sadece seviyesini düşüren ama ticari ilişkileri beşe katlayan Türkiye şimdi BAE’ye “Sen nasıl olur da İsrail’le ilişki kurarsın” diye çıkışıyor, elçisini çekmekten bahsediyor.

    İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında ilişkileri normalleştirme anlaşması 13 Ağustos’ta alayıvalayla ilan edildi. Adı Abraham (İbrahim) Anlaşması.

     

    ABD, İsrail ve BAE liderlerinin ortak bildirisinde “Bu tarihi diplomatik atılım Orta Doğu’da barışı ilerletecektir” deniliyor. ABD Başkanı Donald Trump da bunu “barış anlaşması” olarak niteliyor.

     

    Bir yalanı paylaşan üç-beş harami.

     

    Filistin davasını dava yapan ne Emirlikler ne de petro-dolar düzeninin diğer ağaları. Filistinlilerin öz mücadelesi olmasaydı bir dava da olmazdı.

    Emirlikler yürütmediği bir savaşın barışını yapıyor.

     

    Asla sahibi olmadığı bir davayı satıyor.

     

    Dış politika siciline tek bir başarı geçiremeyen Trump elbette buna “tarihi hamle” diyecektir. Ama değildir.

     

    Bu tür bir hamleye ihtiyaç hasıl oldu. Kasımda ikinci kez seçilme şansı azalan Trump’ın Yahudi lobisini tam tekmil arkasına alması; hassaten büyük bir Yahudi nüfusunu barındıran Florida’da Covid-19 yüzünden kaybettiği oyları geri toplaması lazım. Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti sayan ve Golan’daki ilhakı tanıyan kararlarından sonra Yüzyılın Anlaşması’nı yürütemedi. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Batı Şeria’yı ilhak planına yeşil ışık yakmayı da göze alamadı. Şimdi bu anlaşmayla durumu telafi ediyor.

     

    Netanyahu da 1 Temmuz’da planladığı ilhakı erteleyerek seçmenlerini kızdırdı. Şimdi Arap kuşatmasını yardığına dair bir başarı hikâyesiyle elini güçlendiriyor.

     

    BAE ise ABD ve İsrail’in etkili olduğu uluslararası denklemlerde yerini sağlamlaştırıyor.

     

    ***

     

    Ortak bildiride deniliyor ki, “İsrail, Başkan’ın Barış Vizyonu’nda belirtilen alanlarda egemenlik ilan etmeyi askıya alacak… Bu tarihi diplomatik başarı Orta Doğu’da barışı ilerletecek.”

     

    BAE, ilhakın olmayacağı sözünü kanca yapıp anlaşmayı vitrine asıyor.

     

    BAE’nin fiili yöneticisi Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid “Filistin topraklarının ilhak planının durdurulması kararlaştırıldı” diyor. BAE Dışişleri Bakanı Enver Gargaş, “İlhak meselesi masadan çıkardığımız bir saatli bomba gibiydi. Zayid’in cesur girişimi, ilhak planını ortadan kaldırarak iki devletli çözüm yoluyla barış için ilişkilerin geliştirilmesini sağladı” diye ekliyor.

     

    Ama Netanyahu ilhakı dondurma kararının geçici olduğunu söyleyerek kısa bir süreliğine olsa dahi sihri bozmaktan kendini alamıyor. Böylece yalana sarılmış satış stratejisi saatler içinde çöküyor.

     

    ***

     

    Bu anlaşmanın Filistin-İsrail sorununun çözümüne katkısını ummak aşırı iyimserlik olur. Fakat İsrail’in beklediği Arap dizinindeki çözülmeyi kolaylaştırabilir. Stratejinin ilk hedefi Filistin davasını Arap çemberinden çıkarmak. Bunun için 2012’den beri Körfez’de bir diplomatik misyonları var. Bunu başarırlarsa Türkiye ve İran gibi Arap dışı aktörlerin Filistin’e ilgisini daha kolay maniple edebilirler.

     

    İsrail-Amerikan siyaseti Arap tutumunda çözülmenin zeminini hazırladı. Körfez ülkelerine “Sizin asıl düşmanınız İran” telkininde bulunuldu. Bunu Tahran’ın bölgesel nüfuzuna karşı geliştirilen sert stratejiler izledi. İran’ın petrol ihracatını........